ANADOLU RÖNESANSI 3. BASKI
ABD’nin Orta Doğu ve Yakın Asya politikalarının işgal ve bombalamalarla
en ateşli doruğuna ulaştığı zaman diliminde Cumhuriyet kurucusu kültür ve
eğitim politikalarına yönelik eleştiriler de arka arkaya patlak vermişti. Batılı
düşünürler Erik Jan Zürcher’den, Etienne Copeaux’den el ve esin almış kimi
aydın ve edebiyatçılarımız, üniversiteli araştırmacılarımız, Cumhuriyet’in bir
“reddiye” ve “tepeden inmecilik” olduğu görüşünde birleşiyordu.
Nobel ödüllü ünlü yazarımızın Kar adlı romanında hedef aldığı Cumhuriyet
kurucusu “Kemalizm”, emperyalizmin bölge coğrafyası için düşündükleri önünde
bir engel oluşturuyor olabilir miydi?
II. Dünya Savaşı sonrasında, “köylere kadar uzanmış kızıl komünist
tehlike” diye gösterilerek kapatılan Köy Enstitüleri, 21. Yüzyıl başında ABD ve
İngiltere kaynaklı doktora tezlerinde “faşist müessese” makamına nasıl
oturtuldu?
Rumeli’nin Kepirtepesi’nden Kars’ın Cılavuzu’na, 21 ocakta eli öpülesi
öğretmenler yetiştiren ve Anadolu’ya çok derin izler bırakan Köy Enstitüleri’nin
arkasındaki temel gerçeklik neydi?
Bugün, önümüze yeni bir “Osmanlılık” seçeneği sürülüyor. Egemen
Batı’nın toplumumuza giydirmeye çalıştığı yönetim biçimi, Oğuz oymaklarından
Gün Han içindeki dört boydan biri olan Kayı Boyu’nun kendisini kardeşi gibi gördüğü
diğer bireylerden ayrı tutmamış, gazilikten ötesinde gözü olmamış önderi
Ertuğrul’un, ırk, dil, din gibi farklara hiç bakmaksızın, yalnızca insanı seçen
tutumu değil, İslam inancını zorba iktidarına ideoloji yapmaya kalkışan Sultan
Abdülhamid’in anlayışıdır.
Anadolu Rönesansı, Cumhuriyet kuruluşundan günümüze hayatımıza katılan
tüm toplumsal sesleri, renkleri görünür kılmaya çalışan yoğun bir denemedir. Tarihcil
gelişimi, siyaseti, edebiyatı birlikte kucaklamaya çalıştı. Tüm Şark
toplumlarına 1789 Burjuva Devrimi’nin insanlığa armağanı “Eşitlik, kardeşlik,
hürriyet” parolası ve sorgulayan aklı yerine Orta Çağ yaşamını hak gören emperyal
güçlere işaret eden bir uyarı sesi olmak istedi…