"Elimden gelse tüm okulların programlarına 'insanın insanı sömürmemesi' adlı bir ders koyardım" demişti Baba Tonguç;
Her Anadolu sabahı, yurdun 21 farklı köşesinde yanan çoban ateşleriyle, "Sis dağının başında borana bak borana / Tonguç babamızı bekliyoruz horona" sesleriyle, horonlarla, halaylarla, zeybeklerle aydınlanırdı.
Tırpan çeken, süt sağan, duvar ören, jeneratör kuran öğrencinin cebinde dünya klasikleri olurdu...
Her Cumartesi toplantısında en yeni öğrenci okul yönetimini kıyasıya eleştirir, eğitimin bir parçası olan çevre köylüler ile, bilim, estetik, doğaçlama oyunlar yüz yüze gelirdi
Yarım kalmış Anadolu Rönesansı'ydı Köy Enstitüleri...
Âşık Veysel, Daimi, Müdami, Ali İzzet ile Montaigne, İbni Haldun, Max Weber, Gogol, Shakespeare, Cervantes'i harman edip kendi toprağında yoğuran bir harman yeri...
Mevlevi dedesi Hasan Âli Yücel'in çevirisi için öncülük ettiği 496 dünya klasiği ile Batı ile Doğu kültürleri arasınd"Elimden gelse tüm okulların programlarına 'insanın insanı sömürmemesi' adlı bir ders koyardım" demişti Baba Tonguç;
Her Anadolu sabahı, yurdun dört bir yanında çoban ateşleri gibi yanan köy enstitülerinde "Sis dağının başında borana bak borana / Tonguç Baba'mızı bekliyoruz horona sesleriyle, halaylarla, horonlarla, zeybeklerle aydınlanırdıa bir köprü kurmaya yönelmişti;
Savaşsız, sömürüsüz bir dünya; yaparak ve yaşayarak öğrenme, iş içinde eğitimdi şiarı;
Köy Enstitüleri'ni çağımız koşullarında yeniden tartışmak için mücadelemiz sürüyor...
Yeniden İmece'nin 51. sayısı çıktı; onlarca araştırma kitabı, sempozyum birikimi, yayınlarımızda geleceğimize ışık tutuyor... Sıcak çayımız ve dost söyleşisi ile olacağız... 
6 Ocak'ta başlayacak Ankara Kitap Fuarı'na tüm Köy Enstitüsü gönüllülerini, özgürlük âşıklarını bekliyoruz

İMECEMİZE KATILIN...